27 Nisan 2011 Çarşamba

Ben bu kadar güçlüyüm ki aslında (:


Bir kadın isterse her şeyi yapabilir. Hani ben her zaman böyle depresif hallerde yazılar yazıyorum ya artık öyle olmayacağım elimden geldiğince karşılaştığım tüm zorlukların üstesinden geleceğim!
Takıcam gözlüklerimi hayata böyle komik komik bakıp en okkalısından bir yumruk atacağım yüzüne.
Çünkü istesem yapabilirim. (Yapabilir miyim?) Yaparım tabi yahu. (:
Her zaman söylerim "En birinci benim!".

26 Nisan 2011 Salı

Ne hırsızlar tanıdım!

Hayata olan güveninizi tamamen çalabilecek insanlar var etrafınızda aman dikkat edin.
Benim karşıma hep bu tarz insanlar çıktı ve her defasında benden bir güven alıp götürdüler.
Birisi söylenen sözlere olan güvenimi çaldı, birisi gülen bir yüzdeki masumiyeti çaldı, birisi güzel bir bakıştaki ışığı çaldı, birisi babaların sonuna kadar sevilmesi gerektiğini düşündüğüm zamanı çaldı, birisi arkadaşımsın, canımsın dediğim sözcükleri çaldı benden.
Hiç biri dönüp de "ben bunu senden çaldım bu yüke katlanamıyorum al bunu benden" demedi (diyemedi).
Ben eminim ki sizden de bir şeyler çalıp götürmüş insanlar vardır.
Biliyorum ki sizler de çalınanları yerine yeniden koyabilmek için çok çaba sarf etmişsinizdir.
Fakat başaramamışsınızdır. Benim gibi!
Böyle durumlarla karşı karşıya kaldığımda hep ne yapmam gerektiğini düşünürüm ve hiç bir çıkar yol bulamam.
En iyisi oluruna bırak derim kendime.
Bırak ki zamanla atlat hepsini. Elbet hırsızlar bedellerini ödeyeceklerdir.
Elbet bir gün senden çalınanları başka kişiler o hırsızlardan da çalacaklardır derim.
Yani kendimi avutmak için kendime yalan söylerim.
Kendi yalanlarımın, kendi umutlarımın içinde boğulabilecek kadar canımı yakmayı çok iyi biliyorum ben.
Ben biraz yaşadıklarımı anlatmak istedim size.
Nasıl bir ruh haliyle bunları atlatmaya çalıştığımı, ama pek de başarılı olamadığımı paylaşmak istedim.
Çünkü ben bir laf okudum "Başkalarının hatalarından ders çıkarın, çünkü hayat kendi hatalarımızdan ders çıkaracak kadar uzun değil." ve doğruluğuna o kadar inandım ki sizlerde eğer okursanız benim yaptıklarımı yapmayın istedim.
Ben ne mi yaptım özetle geçiyorum. (ki bunu hepiniz yapmışsınızdır.)
- Sevgimi hak etmeyecek kişileri sevdim.
- Güvenime layık olmayan kişilere güvendim.
- Duygudan anlamayan insanlara duygularımı açtım.
- Arkadaşım olarak gözüken ama aslında içten içe arkadaşım olmayan kişilere derdimi anlattım.
- Bana değer vermeyen insanlara dibine kadar değer verdim.
- Bu ruh halinden kurtulmamak için kendime acı çektirdim.
- Hatalarını gördüğüm halde görmezlikten geldim. Hem de her defasında.
Bu bahsettiklerim sadece gönül meselesiyle alakalı değil.
Bunlar aile, aşk, arkadaşlık,okul  dörtlüsünü kapsayan şeyler.
Bunlar benim hayatımın %80'lik bölümünü kapsayan konular.
21 yıllık ömrümde gördüğüm, yaşadığım şeyler.
Ve siz bence az da olsa kendinize bir ders çıkarabilirsiniz.
Hayatınızın mümkün olduğunca hırsızlardan uzak geçmesini dilerim.


                                                                                                                          Tuğba Yılmazarslan

3 Nisan 2011 Pazar

Ertelemek..

Ben her şeyimi erteliyorum. Bakın mesela saat olmuş 04:18 uyumam gerekli ama uyumuyorum erteliyorum. Elbet uyucam sonuçta. Aslında bilseniz o kadar çok uykum var ki şu anda, klavyede hangi harflere bastığımı göremeyip okuduktan sonra sildiğim kelimelerimin haddi hesabı yok.
Amaç ne peki? Ertelemek.
Uyumıyım da ne saçmalarsam saçmalıyım şu an burada.
Çocuk gibiyim ben aslında. Gerçekten çevremdeki insanlar benim hakkımda çocuksu falan diye düşünüyorlar büyük olasılıkla. Çünkü ben içimdeki çocuğun büyümesini erteliyorum sıklıkla.
Büyümeye çalışıyo içimdeki çocuk, hata yapıyo, bataklığa batıyo, en dibe vuruyo ve tam olgunlaşmak üzereyken ben tekrar canlandırıyorum çocuğu. Hata yaptığında kabulleniyorum, bataklığa battığında elimi uzatıyorum, en dibe vurduğunda onu çekip çıkarıyorum.
"Dünya güzel.. Dünyaaa güzell yaa.. Yaşamek güzel.. Elbet hayat iyi şeyler göstericek.." diyorum çocuğa o da inanıyor. sonra bakıyor yüzüme gözleri dolu dolu. Soruyor gözleriyle "Dünya güzel? Yaşamak güzel? İyi şeyler bunlar mıydı?" diyor. Gözleriyle konuşuyor benimle. O zaman bakamıyorum gözlerine. gözlerine bakmayı erteliyorum. Verdiğim sözleri tutamıyorum.
Dünya güzel olmuyor, yaşamak keyif vermiyor ve hayat iyilikleri o kadar hapsetmiş ki içine kimseye sunmuyor, bencillik yapıyor.
Ben iyi oldukça o kötü oluyor ve ben kötü olmayı erteliyorum. Beni tanıyanlar saf olduğumu söylerler. Aslında kurnaz, çok bilmiş gibi gözüksem de safımdır cidden. Ama hiç bir zaman da kabul etmem saf olduğumu. Güçlüyümdür çünkü. Gururluyumdur. Ama çocuğumdur aynı zamanda. Oyuncağı elinden alınınca mızıkçılık yapan bir çocuk. Büyümeyi ertelemek! En önemli sorunum bu. Bırakmasın beni içimdeki çocuk, hep benimle kalsın olmaz mı. Bencil olamam hiç bir zaman ama bu konuda bir defalık benceillik yapsam olmaz mı? Benimle kalsın çocuk ve benim çocuğumla birikte oynayabilecek bir çocuk gelsin karşıma artık. yoruldum. Savaşmayı erteliyorum. Mücadele etmeyi erteliyorum. Yeniden başlamayı erteliyorum. Ne olucaksa kendiliğinden olsun ben düşünmeyi erteliyorum.Gezmeyi, konuşmayı, hatta bazen nefes almayı erteliyorum.
Ciğerlerimi havayla doldurup yüzümün kızardığını, kalbimin hızlandığını hissedene kadar erteliyorum nefes alıp vermeyi. O kadar güzel oluyor ki. Beynime giden kan basıncını hissediyorum. Panik yaşıyorum kısa süreli de olsa adrenalin iyi geliyor vücuduma. Güzel oluyor işte.
Ama ilk defa bir şeyi ertelemiyorum içimden "dur lan şu bloga bi yazıyım, hep video falan paylaşıyorum insanlar be güzel yazıyorlar, vakit ayırıyorlar" dedim ve canım istediği için yazdım işte. İlerde içimdeki çocuk haala benimle kalırsa uyumadan önce okucam bunları ona. İşte o zaman ertelemiyor olucam hiç bir şeyi.