3. köprüyü hayata geçmesi, köprü paradoksunun başa çıkılamayacak bir hal almasına neden olacağını biliyor musunuz?
Nedir bu köprü paradoksu?
Trafik yoğun, insanlar kolay ulaşım sağlayamıyor diye köprüler yapılsın. Yapılsın da nereye kadar? Bugün İstanbul'da hali hazırda var olan 2 köprü yüzünden zaten o kadar trafik var. Araç alımını sınırlamak yerine yapın köprüleri yıkın ağaçları. Gelecek nesil egzoz dumanını solusun, kanser vakaları artsın. Elimizde kalan o yeşil alanları heba edin. 1.5milyon ağacın kesiminden bahsediliyor. Pardon 1.5 milyon katliam demeliydim. 3. köprü için nice canlar gidiyor. Atalarımızın diktiği ağaçlar kesiliyor. Ne için? Kodomanlar köprüye HGS yapsın, her gün binlerce kişi köprüden geçerken milyonlarca para ödesin de kodomanların cüzdanları kabarsın. Hey gidi hey.... Yarın 3. köprü yapılır öbür gün 4.sü gelir o da yetmez 5.si gelir. Köprü paradoksu bu işte sen köprü yaptıkça trafik artacak hazır millet alışmışken kalsaydı böyle de elimize son kalan oksijen kaynakları çocuklarımız için gelecek vaad etseydi.
Diğer önemli nokta...!
Anadolu Kavağı'nın oralara gittim geçenlerde. Gidenler bilir, Hisar'ın dibinde askeriyeye ait, stratejik konum açısından çok önemli olan ve girişlerin yasak olduğu o muazzam yeşil bitki örtüsünün olduğu yerin kapısı halka açılmış. Yakında duyarız haberleri halk ormanda piknik yaparken yangın çıkar. Artık mangalını mı söndürmez yoksa sigarasının ateşinden mi? orasını bilemem ama o yangın mutlaka çıkar. Sonra zaman geçer unutulur. Aaaa bir bir bakmışız yalılar, köşkler, malikhaneler, hatta Ağaoğlu rezidansları falan dikilmiş. Kodomanlar yine doldurdu mu cüzdanları? Güzelll....
Bunlar da yetmezmiş gibi..
Taksim'de İstanbul'un göbeğinde aylardır yapılan katliama şahidiz zaten. Emek Sineması'nın bir tarihi eserin hunharca cinayete kurban gittiğini hadi gelin de kabul edin artık. Paralı askerlerin (Ki bu ülke de onlara polis denir.) halkın sesini ne zorbalıkla bastırdığını da inkar edemezsiniz herhalde. Elinizi vicdanınıza koyun (tabi hala vicdan kaldıysa!). Hala çıkıp bana bu olayları savunmaya çalışan insanlar için artık beynimi yormuyorum. Cahile söz anlatmak deveye hendek atlatmaktan zor çünkü. Ama ben ya bu deveyi güdeceğim ya bu diyardan gideceğim.
Son olay Gezi Parkı'nda ki katliam..
Yine oksijenimizi elimizden alın.. İlerde nefes alacak yerimiz kalmayacak..
Paralı askerler ellerinde joplar, biber gazlar, kalkanları, kaskları, bellerinde silahları, kolunda sadece çantası olan ve doğruyu savunan bir bayana saldırmaları.. Lanet bile edemiyorum artık. Yazıklar olsun diyemiyorum. Ruhları satın alınmış haklı ile haksızı ayıramayan milyonlarca insan o inandığınız ALLAH'ınıza nasıl bir cevabınız olacak acaba? ALLAH'ınız sizi de yaşarken öldürür belki. Tıpkı o ağaçlar gibi..
Tuğba Yılmazarslan